Psk. Didem GENÇTÜRK

Bir kaç gün evvelinde kayınbabamı Hakk’a uğurladık. Son evre akciğer kanseri omurilik metastazı yapmıştı. Son derece zor, ağrılı bir süreçten sonra doktorlar yapılabilecek bir şey kalmadığını söylediler. Bekliyorduk... Fakat yine de her ölüm erken oluyormuş. , onu anladık. Yas sürecimde kalbimden geçenleri, onları oturup kendi kendimin terapisti olup değerlendirişimi paylaşmak istiyorum. Söyledim, ağrılı ve muhtemelen zamanla daha da çok ağrılı bir zaman geçirecektik. Morfin bantları, kırmızı reçeteli ilaçlarla dinmeyen ağrılar... Hal böyleyken ölüm şifa oluyor, gelip çattığında ise üzülmek ve sevinmek birbirine girip tuhaf bir his oluveriyor. Babam için acılarının dindiğini bilip, dünya güzeli kalbinin mükafatını alacağından emin olmak kalbimizi derin bir mutmainlik ile doldururken onsuz hayatın nasıl olacağına dair en ufak bir bilgimizin olmayışı derinden sarsıyor tüm benliğimizi. Yalpaladığımız an destek çıkacak, başımızı okşayacak, yaslanacağımız dağ olmadan yaşamanın bir yolunu b...

-‘Bu tip insanlar da hep beni bulur!’ -‘Kiminle evlenmeye niyet ettiysem ya alkolü, ya kumarı var ya da külliyen manyak!’ -‘Bu hayata hor görülmek, aşağılanmak için gelmişim ben zaten!’ -‘Kime güvendiysem sırtımdan bıçakladı...’ (...) Danışanlar şemalarıyla bütünleşmişlerdir, şemalarla olan bu yakın ilişki onlardan sıyrılmayı güçleştirir. Birçok huzursuzluğun kaynağını oluştursalar da bildik ve güvenilir hissettirirler. Bu sebeple, şemaların tetiklendiği durumlar insanlara iyi hissettirir. Örneğin, bir çok danışan şema tetikleyici bireyler ile ilişki kurarlar. Kasıt olmaksızın geçmişin travmatik anlarının benzerlerini yaşatacak seçimlerde bulunurlar. Çocukluğun mağduriyetlerini yetişkinlik yaşamlarında da üstelik kendi hür kararları ile, sürdürürler. Bunu son zamanlardan popüler bir örnek ile netleştirmek gerekirse; terapi sahneleri ile gönüllere taht kuran İstanbullu Gelin dizisindeki Adem karakterinin yolculuğu da bu örüntü ile yakından benzerlik gösterir. Vurgulanan ...

According to the Gray, is a biopsychological theory, there are two basic motivational   system which are sensitive to signal of punishment (behavioral inhibition system- BIS) and reward (behavioral activation system- BAS). Carver and White (1994) was developed a famous scale in this area which are BAS and BİS scale. Specifically, BAS and BIS were offered to investigate how these behavioral model related to personality and therefore psychological disorders in the neuropsychological work of study.  BIS is a concept could be though as an attentional system which is sore to sign of punishment and non reinforcement. These processes disturb lasting behavior on the purpose of make easer the performing of signs in organizing for a reaction. (Amidino, D. M., Master, S. L., Yee, C. M., & Taylor, S. E, 2008). According to the Fowles and Yu & Dayan the context of ‘inhibition’ In the BIS model relates to annulment of behavior in response to predictable or unpredictable ...

Önceki yazının üstüne ‘iyi, hoş da şema ne?’ diyenler için J Okurken siz de kendi şemalarınız hakkında düşünürsünüz belki, tespit ettiğiniz bir tanesine isim bile verebilirsiniz... Daha sonraki paylaşımlarımdan birinde de ben size literatürdeki isimlerini yazarım, kendi düşündüklerinizle kıyaslarsınız. Güzel olmaz mı? J Şema, olumlu ya da olumsuz, uyumlu ya da uyumsuz olabilir. Şemalar, çocuklukta ya da yaşamın sonraki aşamalarında biçimlenebilir. Kitapta erken dönem uyumsuz şemaları şu şekilde tanımlanıyor: ·          Genel, yaygın tema ya da örüntüdür ·          Anılardan, duygulardan, bilişlerden ve bedensel duyulardan oluşur ·          Bir kişinin kendini ve başkalarıyla olan ilişkilerini dikkate alır ·          Çocukluk ya da ergenlik boyunca gelişir ·          Kişini...

             Uzun bir aradan sonra merhaba 😊 Buralarda olmaya vakit bulamadığım, oldukça yoğun bir kaç ay geçirdim. Bu sürede paylaşacak çok şey de biriktirdim. :) Öncelikle okuduğum kitaplardan kendime çıkardığım notlarla başlıyorum. Konumuz Şema Terapi… 💭 Bu modelde ‘Sınırlı Ebeveynlik’ aracılığıyla terapist, bir çok danışanın çocuklukta yeterli düzeyde karşılanamayan gereksinimlerine görece olarak bir çare sağlamaya çalışır. Bu ihtiyaçların skalası öyle geniştir ki, yeterli hissetme, şefkat, takdir edilme, başarı hissi, sevgi, güven ve hatta ötelenmiş duyguların yaşanması (yas, öfke, kıskançlık gibi) da bu skalanın içinde yer alabilir. Şema terapi modeli bilişsel davranışçı model (bdt) ‘den evrilmiştir. Son zamanlarda çokça rağbet gören bir yaklaşım halini alana model, bdt’nin aksine karekterolojik danışanlarda istikrarlı ve iyi sonuçlar ele etmektedir. Bu kategorideki danışanlar çoğunlukla psikolojik katılık sergiledikleri için bdt tekni...

The purpose of this review is to introduce and evaluate Samir Okasha's book "Philosophy of Science". Accordingly, this text is basically composed of three parts: introduction, body and conclusion. In the introduction part, the general structure and features of this review, and also the characteristics of the author and the book are briefly mentioned. The body section include in brief evaluation of the chapters of the book in separated paragraphs. On the other hand, the conclusion section, contains personal opinions and criticism about the book. The author of the book, Samir Okasha has been working at the University of Bristol since 2003. He has led many research projects, published different works and lectured at many different universities. He briefly introduced himself in his biography as ‘I have broad philosophical interests, though most of my research falls into two main areas: (i) philosophy of biology / evolutionary theory; and (ii) epistemology / philosophy of...

Merhabalar  Bu gün sizlerle insanlar arasında yaygın olarak tespit edilen otomatik düşüncelerimizi paylaşıyorum. ‘Peki, nedir bu otomatik düşünce?’ Dediğinizi duyar gibiyim. (lisansın ilk dönemlerinde bu tanım bana hep ‘Otomatik Portakal’ kitabını anımsatırdı mesela J ) Otomatik düşünceler dediğimiz, hakikaten ‘otomatik’, çoğu kez bilincinde bile olmaksızın zihnimizin oluşturduğu düşünce biçimleridir. Anlamlandıramadığınız, esasında mantıklı bulmadığınız duygu durumu, bir kişiye yahut bir duruma karşı tavır değişimlerinizin temelinde bu tip bir şema yatıyor olabilir. Çoğunlukla daha önceki yaşam deneyimleriniz, ebeveynlerinizin size karşı tutumları, kişilik özellikleriniz, varoluşunuza işlenmiş çekirdek inançlarınız, etrafınızda olup biten her şeye, olaylara, durumlara dair kalıplaşmış bakış açınız ile bağlantılı olarak ortaya çıkarlar. Örneğin, bebekliğinizde ebeveynlerinizden çokça ‘eğer susmazsan seni çöpe atarım, uslu bir çocuk olmazsan seni falanca komşuya bırakır giderim...

Beck, Freeman ve Associates (2004), obsesif-kompulsif sorunları olan bireylerde tipik olan otomatik düşünceleri tanımlarken, bunların bir listesini yapmışlardır. 1. "Ya bir şeyi paketlemeyi unutursam?" 2. "Doğru yaptığımdan emin olmanın en iyi yolu, bir daha yapmaktır." 3. "Bu eski lambayı saklamalıyım; çünkü bir gün lazım olabilir." 4. "Bunu kendim yapmalıyım yoksa bu doğru düzgün olmayacak." 📖 Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları - Richard S. Sharf

Kişinin öz güveni, iyimser bakışı, psikolojik açıdan esnek oluşu ve sahip olduğu çevresel destek (örneğin aile, arkadaşlar, iş yaşamı kaynaklı destekler) gibi karakteristik özellikleri yaşamın getirdiği stresli durumların daha iyi üstesinden gelebilme becerisi ile ilişkilendirilmiştir (Declercq et al. 2007; Taylor & Stanton, 2007). Yaşam koşullarındaki değişiklik insanlarda önemli düzeyde stresin açığa çıkmasına sebep olur. Bu tür durumlarda stres, güçlü biyolojik temellere dayanan bipolar (çift kutuplu) bozukluk gibi birçok ciddi problemi dahi tetikleyebilmektedir (Johnson & Miller, 1997). Oldukça ilgi çekici bir biçimde, belirli bir genin (5HTTLPR geni) özel bir formu insanların stres karşısında depresif duyguların hâkimiyeti altına girmeleri ile alakalı bulunmuştur (Caspi ve ark., 2003). Aynı zamanda, ikizlerle yapılan çalışmalar de bahsedilen gen ile ilgili bulguları desteklemektedir. Buna göre, gen yapımız, stres karşısında ne kadar hassasiyet göstereceğimizi belirler...

Merhabalar :) Daha önceden blogda paylaştığım fakat İnglizce olan bir sunumumu Türkçeleştirip yeni katkılarla tekrar yazmaya başladım. Bu bir miktar uzun bir yazı olacağı için parçalar halinde paylaşacağım. Bütün yazı dizisini bitirdiğimde aşağıdaki sorulara büyük ölçüde cevap bulabileceğimizi ümit ediyorum.  ·          Stres nedir? ·          Vücudumuz strese nasıl karşılık verir? ·          Duygu durumumuzun fiziksel sağlığımızdaki rolü nedir? ·          Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)’ nun klinik açıdan değerlendirmesi nasıldır? ·          Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB)’ nun risk faktörleri nelerdir? ·          Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) için tedavi yaklaşımları nelerdir?         ...